Kurucu;  ZENON

Bir Köle; EPİKTETOS

Bir Devlet Adamı; SENECA

Bir İmparator; MARCUS AURELIUS

KURUCU: ZENON

Stoacılığın kurucusu Zenon, Kıbrıs’ın Kitios (Larnaka) şehrinde M.Ö. 326 senesinde doğmuştur. Felsefe yaşamı Krates’le tanışmasıyla başlamış olsa da Sokrates her zaman Zenon’un yaşamında büyük bir örnek olmuş ve yer tutmuştur.

Bir mitosa göre bir tüccarın oğlu olan Zenon kumaş ticareti yapıyorken yaşadığı kaza sonunda her şeyi kaybeder ve nasıl yaşamalıyım diye bir kâhin-bilgeye danışır. Kâhinin de “Bunu ölülere sor!” demesi ile birlikte o günden itibaren filozoflarla birlikte olmaya başlar. Yaşayan ve ölmüş filozofların fikirleriyle ve eserleriyle… Krates aracılığıyla Kinik felsefesini takip etmeye başlar. Krates’in Zenon’a en büyük etkisi doğaya uygun yaşam fikri olur ve 40 yaşlarında iken kendi okulunu kurar ve dersler vermeye başlar. Okulun adını Stoa Poikiles (dekorlu sütunlu alan) olarak belirler. Dersleri gönüllü ve ücretsiz veren Zenon herkes tarafından saygı duyulan bir kişi olur.

Zenon, sade bir yaşam sürmüştür. Bir gün okuldan çıkarken yere düşer ve parmağı kırar “Geliyorum zaten, ne diye çağırıyorsun?” diye toprağa seslenir ve bu sözlerden sonra bedenini terk etmiştir.

BİR DEVLET ADAMI: SENECA

Lucius Annaeus Seneca, M.Ö. 4 yılında Kordoba’da hatip ve güçlü karakterli bir babanın, filozof karakterli bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Annesi derin düşünme ve iyi bir eğitimin önemini aşılarken hatip babası hitabet eğitimi vermiştir. Daha sonra Roma’da eğitimine devam etmiş ve dönemin en iyi öğretmenlerinden dersler almıştır. Bir süre Mısır’da kalmış M.S. 31 senesinde Roma’ya dönmüştür. Bir avukat olarak güçlü hitabeti ve davalardaki savunmaları kulaktan kulağa dolaşmış ve büyük bir ün yapmıştır. Tiberus’un ölümünden sonra Caligula’nın başa geçmesiyle birlikte başlayan zorluklarla dolu dönemde ünü, hitabet kabiliyeti ve itibarı büyük bir kıskançlık yaratmıştır. Bu nedenle sekiz yıl süren bir sürgüne yollanır, sonrasında tekrar Roma’ya çağrılır ve Neron’un hocası olarak atanır. Bir süre sonra hâkimliğe (praetorluğa) atanmıştır. M.S. 54 yılında öğrencisi Neron imparator ilan edilir fakat birkaç yıl sonra ahlâk bozukluğu içine düşen tiran Neron karısının etkisi altında Seneca’yı yani hocasını ölüme mahkûm eder. Neron’un etrafını saran kişiler Seneca’nın bir suikast girişiminde bulunacağı konusunda bir söylenti yayarak Seneca’nın intihar etme cezasına çarptırılmasına neden olurlar. Seneca’ya son günlerinde sunulan tek özgürlük soylu bir kişi olarak intiharını nasıl gerçekleştirebileceğini seçme özgürlüğü olmuştur.

Felsefi çalışmaları on eserde toplanmıştır: De Providentia, De Constantia Sapientes (Bilgenin Değişmezliği Üzerine), De Ira (Öfke Üzerine), Ad Martiam Consolationem (Marcia’ya Avutma Üzerine), De Consolatione Ad Helviam Martiam (Annesi Helviam’a Avutma Üzerine), De Vita Beata (Mutlu Yaşam Üzerine), De Otio (Kamu İşlerinden Uzakta), De Tranquillite Animi (Ruhun Dinginliği Üzerine), De Brevitate Vitae (Yaşamın Kısalığı Üzerine), Consolatio ad Polybium (Polybius’a Avutma Üzerine), Matrem Consolatione, De Clementia (Bağışlama Üzerine), De Benefitiis (İyilik Yapma Üzerine).

Seneca’nın biyografisini daha detaylı olarak kitapta bulabilirsiniz.

BİR KÖLE: EPİKTETOS

Kalbini Sokrates’e doğru çeviren ve temellerini Kition’lu Zenon’un Stoa Öğretisine dayandıran Epiktetos M.S. 50 yıllarında Frigya (Denizli sınırları içinde) Hierapolis’te (Pamukkale) doğmuştur.

Epiktetos gençlik yıllarını efendisi Ephapraditos’un yanında geçirirken aynı zamanda yaşadığı tüm acı ve zor tecrübelerini anlamlı kıldığı felsefe yoluna girdi. Musonis Rufus’un takipçisi olmuş ve Stoacı Felsefe çalışmıştır. Ephapraditos’un ölümünden sonra azat olmuştur. Sonrasında Roma’da çok basit bir yaşam sürmüş, sağlığıyla ilgili bazı sorunlar yaşamış ve Stoik Öğretiyi aktarmıştır.

Neron’dan sonra imparatorluğun başına geçen Domitian kendi endişelerinden dolayı filozofların ülkeden sürgün kararını vermiştir. Epiktetos da bu sürgün kararı ile birlikte Roma’dan bugün Kuzeybatı Yunanistan’da yer alan Nicopolis’e gitmiştir. Aslında bu sürgün felsefe dünyası için önemli bir okulun kurulmasına ve Eski Stoacılığın yeniden canlanmasına fırsat vermiştir. Roma’nın altın imparatorlarından Marcus Aurelius, Stoacı olduğunu Epiktetos’un El Kitabı (Kılavuz) ve Nutuklarını okuduktan sonra ilan etmiştir.

Özgür ruhlu filozof M.S. 135 yılında Nicopolis’te yaşama veda etmiştir.

BİR İMPARATOR: MARCUS AURELIUS

Marcus Aurelius Antonius Augustus, filozof İmparator, M.S. 121 yılının Nisan ayında Roma’da dünyaya gelmiştir. M.S. 161-181 yılları arasında Roma İmparatoru olmuş ve tek amacı halkının mutluluğu olmuştur. Yaşadığı dönemde Marcus Aurelius “Roma İmparatoru” sıfatıyla dünyadaki en güçlü insan olarak anılırken yaşamı tevazu dolu liderlik örnekleri ile doludur. Ona göre; bir insanın yaşamı boyunca amacı, mutluluğa ulaşmak, sefalet ve mutsuzluktan uzak durmak, hareket özgürlüğü elde etmek ve ‘arzularının’ kölesi olmaktan kaçınmak, kendi kendine yetmek ve bağımsız olabilmek, diğer insanların parasal, toplumsal ya da duygusal desteklerine muhtaç olmamaktı.

Babası Annius Verus ve annesi Domitia Lucilla soylu bir aileden geliyordu. Tüm akrabaları devlet görevlerinde yer alıyordu. On iki yaşından itibaren Stoacılarla tanıştı.M.S. 138 senesinde imparatorluğun yönetimine gerçek anlamda dâhil oldu. M.S. 138-139 yıllarında hâkim, M.S. 140’da konsül oldu. Bir yandan felsefe öğrenimini sürdürürken, bir yandan da kamu işlerinin yönetiminde önemli görevler üstlenmişti.

17 Mart 180 yılında Vindobona’da (Viyana) veba hastalığından öldüğünde 58 yaşındaydı ve 19 sene hükümdarlık yapmıştı.

Yaşamını sakin bir çocukluk, çalışmakla geçmiş ve namuslu bir gençlik, en kötü ve zor ortamlarda devlete ve insanlığa faydalı olmak için durmadan hizmet vermekle geçmiş bir ömür olarak özetleyebiliriz.

Detayları merak ediyorsanız kitap içinde bulabilirsiniz…

Etkinliklerimizden Haberdar Olun!

[contact-form-7 id=”287″ /]

Etkinliklerimizden haberdar olmak için formu doldurabilirsiniz.